Alanya Limanı
Alanya limanı bugün sadece turistik amaçlı kullanılsa da tarihte ticaretin ve korsanlık faaliyetlerinin yoğun gözlendiği bir limandır. Alanya, Doğu Akdeniz’deki ülkelerle sürekli ticari ilişkiler kurmuştur. Alanya Limanı, Helenistik dönemden Selçuklu dönemine kadar sürekli kendinden bahsettirmiş bir limandır.

Alanya limanı, Helenistik dönemde (M.Ö 4.yyda) bal, şarap gibi ürünleri Mısır’a gönderen önemli bir limandır.
Selçuklu Döneminde Alanya limanı
Sultan Alaaddin Keykubat (1220-1237) kenti 1221 yılında Selçuklu topraklarına dahil etmiştir. Alanya’yı, kışlık merkez haline getirerek yeniden imar ettirmiştir. Kentin Selçuklu donanmasının üssü olması da bu dönemdedir.

Yine bu dönemde, surlar yenilenmiş Kızılkule ve tersane yapılmış ve kentin ismi Alaiyye olarak değişmiştir. Selçuklular Sinop’tan sonra ikinci deniz üssü niteliğinde Alanya limanına tersaneyi 1227 yılında inşa ettirmiş ve bu yapı ile Alaaddin Keykubat iki denizin sultanı unvanını almış.

Venedik ve Cenevizlilerle olan deniz ticareti selçuklu dönemde geliştirilmiştir. Antalya ve Alaiyye limanlarında kereste, demir, zift, ipek ve başla yüklerin mısıra gönderilmiştir. Mısır’dan da şeker, baharat ve keten bezi gibi ürünler getirilerek Alanya limanından batıya gönderilmiştir.

1293 yılında Karamanlılar’ın eline geçen kent, 13,yüzyıldan 18. yy’a kadar Mısır, Suriye ve Kıbrıs ile deniz ticaret yapan önemli bir liman kenti olarak deniz haritalarında değişik isimlerle yer almaktadır.

1332 yılında bir Ceneviz gemisi ile Suriye’den gelerek kenti ziyaret eden İbni Batuda, burada Mısırlı ve Suriyeli bir çok tüccarın bulunduğunu ve özellikle kereste ticaretinin yapıldığını anlatır.

1340 yılında kent Kıbrıs’la ticaret yapan önemli bir limandır. 14 ve 15. yy’lın ilk yarısında Memlüklerin korumasındaki Alaiyye, Suriye ve Mısır’la gemi yapımı konusunda ticaret yapan bağımsız bir emirlik olarak devam etmiştir.
Tersane
Kızılkule’nin güneyinde, denizin hemen kıyısında, Selçuklu Tersanesi bulunmaktadır. Tersane, yaklaşık 57 m. uzunlukta, 40 m. derinlikte 5 gözlü bir yapıdır. 1226 yılında inşa edilmiştir. Yaklaşık 6. m yükseklikteki bölmeler, 4 gözle birbirine bağlanmaktadır. Üstü, düz dam ile örtülmüştür. Duvarlarda, çok iri dikdörtgen taşlar; tonozlarında, pişmiş tuğla kullanılmıştır

Yapı günümüzde kullanılmamakta ve herhangi bir onarım ve yenileme çalışması yapılmamaktadır.