İnsanoğlu, modernleştikçe kendi doğasından ve özünden sürekli uzaklaşmıştır. Yenilenen kişilik ve toplum yapısı içinde, özgürlük ve mutluluk kavramlarını sürekli değiştirmiştir. Zamanla karmaşık bir hale gelen bu tanımlar, içinden çıkılamaz olmuş ve insanı arayışa itmiştir.

***

İnsan, evrim sürecinde olan bir canlıdır ve şüphesiz ilk halinden oldukça farklıdır. Bu farklılık sadece biyolojik olarak değil psikolojik ve sosyolojik olarak da böyledir.

***

İnsan, ilkel bir varlık olan ilk insandan günümüzdeki çağdaş insan konumuna evrimleşerek gelmiş; sürekli farklık ve değişimler geçirmiştir. Bu da insanın mutluluk ve özgürlük kavramlarını değiştirmiştir.

***

Freud ilk başlarda sağlıklı ve mutlu insanın sadece ilkel insan olduğunu söylemiştir. Çünkü sadece ilkel insan güdülerini ve ihtiyaçlarını tam olarak karşılayabilir. Ama ilkel insanda, çağdaş insanda olan üreticilik ve yaratıcılık gibi özellikler bulunmaz.

***

İlkel insan gittikçe uygar insana dönüşmüştür. Yaratıcı özellik kazanmıştır. Daha kültürlü, daha bilgilidir; fakat mutlu değildir. Çünkü güdülerini karşılayamaz hale gelmiştir. Doyumsuzlukları arttıkça akıl sağlığında bozulmalar meydana gelmiştir.

***

Uygar insan, doğadan ayrılmış ve kendine yeni bir dünya yaratmıştır. Önceki yarattığı bu dünyadan da her geçen gün biraz daha uzaklaşmıştır. Bu nedenle de ilkel zamanında aldığı doyumu alıp mutlu olabilmek için tekrar doğaya yönelir. Çareyi doğada arar ama ne yazık ki doğa da eskisi gibi kişiyi mutlu etmez.

***

Yaşadığımız toplumlar ve kendi zihnimiz, bizim için bazı kurallar koyarlar. Düşüncelerimizi ve davranışlarımızı baskılarlar ve ortaya çıkmasına engel olurlar. Bizler bunların farkında olmasak dahi bu zihinsel süreçler bizi etkilemeye devam eder.

***

Her insan ne kadar farklı olsa da aslında aynı özü taşır; yalnız özü anlamak için bizi şekillendiren toplumu da anlamak gerekir. Hem insanın özünün, hem de toplumun bize yükledikleriyle yüzleşince, bilinçaltına attıklarımızı fark edince insan prangalarından kurtulup mutluluğun kapısını aralar. Özgür olabilmek için toplum bize ne dayatıyor ve nasıl sorumluluklar veriyorsa bilmemiz gerekiyor.

***

İnsanlar yıllar içinde kendini bilmeye ve fark etmeye çalışmışlardır. Fakat insan kendini fark ettikçe yalnızlığını ve başkalarından ayrılığını da fark etmiştir. Bu da insanda yoğun bir kaygı durumuna sebep olmuştur. Bu kaygının tek çözüm yolu tam anlamıyla insan olabilmektir.

***

Bunların farkına varmak için ise insanı tanımak gerekiyor. Başka insanları tanımak kendini tanımaktır. Ancak bu şekilde kişi öncelikle kendi bilinçaltını, sonra da toplumsal bilinçaltını bilinç düzeyine çıkarabilir. Özetle insan özgür olabilmek için bilinçaltının tutsaklığından kurtulmalı ve kendi gerçekleri yüzleşmelidir. Aksi takdirde bir özgürlük mümkün değildir.

BİR CEVAP BIRAK

Please enter your comment!
Please enter your name here