Konya’da bulunan Karatay Medresesi, kapalı avlulu ve merkezi kubbeli bir Selçuklu medresesidir. İçindeki siyah, patlıcan moru ve firuze renklerden oluşan çini döşemesi; taç kapısındaki zengin sanatsal işlemeleri; kubbesini halı gibi kaplayan muazzam çinileri ile Selçuklu döneminin en önde gelen mimarilerinden biridir. Medrese, Konya’da gezilecek yerlerin başında gelmektedir.

🏛️Karatay Medresesi
Karatay Medresesi, Selçuklu döneminin matematik bilgisinin, ruh dünyasının, maddi refahın, sanatsal zenginliğinin ve felsefi derinliğinin sergilendiği muazzam bir yapıttır. Günümüzde Selçuklu dönemine ait bir çini müzesi olarak kullanılmaktadır. Karatay Medresesi hakkında bütün önemli detaylara aşağıda değindim.

📌Karatay Medresesi Yeri ve Ziyaret Saatleri
Karatay Medresesi, Konya şehir merkezinde, Alaaddin Tepesi’nin kuzeyinde yer almaktadır. Adres: Ferhuniye Mahallesi, 42040 Selçuklu Konum için tıklayın. Müzesinin web adresi için tıklayın.
Karatay Medresesi çini müzesi giriş ücreti:20 TL ⏰Açılış/Kapanış Saatleri: Her gün 09:00-19:00 arası. Müze Kart geçerlidir. ☎️03323511914
📝Tarihçe
Karatay Medresesi, 1251 yılında, ll. İzzettin Keykavus döneminde onu vakfeden Selçuklu devlet adamı Celâleddin Karatay tarafından yaptırılmıştır. Yapının mimarı tam olarak bilinmemekle birlikte, aynı dönemde yapılan taç kapılarındaki mimari benzerliklerden dolayı, Konya Alaaddin Camisi ve Aksaray Sultanhanı’nın mimarıyla aynı mimar olduğu tahmin edilmektedir.

Karatay Medresesi’nin inşasına, I. Alaaddin Keykubad döneminde başlanmış ve ölümünden sonra II. İzzeddin Keykavus döneminde tamamlanmıştır.
Yapının taç kapısı üzerinde yer alan kitabede şöyle yazmaktadır: “Bu eşsiz yapı Allah’ın gölgesi, din ve dünyanın izzeti, fetih babası Kılıçarslan oğlu Şehit Sultan Keyhüsrev’in oğlu, Yüce Sultan Keykavus zamanında, 649 (1251) yılında Abdullah oğlu Karatay tarafından yaptırılmıştır. Bu eseri yaptıranın Allah günahlarını affetsin” diye yazmaktadır.
📍Medresenin Mimari Özellikleri

- Karatay Medresesi, özellikle de taç kapısı, İran geleneği ile Orta Asya Türk geleneğinin mimaride bir araya getirildiği çok yönlü bir kültür yapısıdır.
- Bu yapıda da, diğer Selçuklu yapılarında görüldüğü gibi, İran’daki yapılardan esinlenilmiş; Ayetler, Hz Muhammet’ in hadisleri, bilgelerin sözleri medresenin giriş kapısına ve iç tasarımına işlenmiş.
- Karatay Medresesi, Selçuklu dönemine ait mimari sembollerin en iyi ifade edildiği eserler arasında yer almaktadır.
- Medresenin kubbesindeki gökyüzü ve sonsuzluk imgesi, halı ve kilim döşenmiş imgesi yaratan çini panolar, pandantiflerde yer alan gizli peygamber ve halife adları muazzam bir sanat anlayışını ve inceliğini göstermektedir.
Mimarı
Karatay Medresesi’nin mimarının kim olduğu hakkında kesin bir bilgi kaynağına ulaşılamamıştır; ancak medresenin taç kapısındaki renkli mermerlerin kullanılışı, “Zengi Düğümü” adı verilen geçmelerin yapılış biçimi ve bitkisel süslemelerinin dizilimi açısından Alaaddin Camisi ve Aksaray Sultanhanı’na büyük benzerlik göstermektedir. Bütün bu bilgiler ışığında, Karatay Medresesi’nin mimarının da Havlan el-Dımaşki olduğunu tahmin edilmektedir.

Çini Ustası
Karatay Medresesi’nin çini kaplamasının Sırçalı Medrese’nin çini dekorasyonuna büyük benzerlik göstermektedir ve aynı usta, Muhammed Tusi, tarafından yapıldığı tahmin edilmektedir.
Taç Kapı
Karatay Medresesi’nin taç kapısı, yani portali Türkiye Selçuklu taş sanatının en güzel örneklerinden birini oluşturur. Taç kapı şüphesiz ki medresenin en dikkat çeken yeridir. Yapının görkemli Taç Kapısı, Selçuklu devletinin sanatsal üslubunun örneklerini sergiler.

Taç kapının eşine Anadolu’da az rastlanır; kabartma yazılar, mukarnas oymalar, beyaz ve gri mermer geçmeler, üç tane kabara, üçlü zencerekler, portali çevreleyen bordürün içinde yer alan zengin geometrik motiflerin yer aldığı sanatsal bir abidedir.
Taç Kapının Özellikleri
- Gri ve beyaz mermerlerle kaplı olan taç kapının süslemesinde estetik ve sadelik ön planda tutulmuştur.
- Karatay Medresesinin giriş kapısının hemen üst kısmında Selçuklu sülüsü ile yazılmış bir kitabe bulunmaktadır. Kitabe Tevbe Suresinin 120. ayetinin son bölümü ile başlamaktadır.
- Kitabenin anlamı şu şekildedir: “…Yüce Allah buyuruyor ki: “Allah iyilik yapanların ecrini (sevabını) katiyen zayi etmez”. Bu mübarek mamurenin kurulmasını 649 yılı civarında Kılıçarslan oğlu Mesud oğlu Kılıçarslan oğlu şehid Sultan Keyhüsrevzade tanrının yeryüzünde gölgesi, din ve dünyanın ulusu, fetih babası Sultan Keykavus’un hükümdarlığı günlerinde Abdullah oğlu Karatay’a emretti. Allah bunu yaptırana mağfiret etsin”.
- Medreselerde ayetler, genellikle taç kapı, eyvan, kubbe kasnağı ve fener açıklıklarındadır. Bu durum Karatay Medresesi için de geçerlidir.
- Medresenin taç kapı üzerindeki kitabesi, Tevbe suresinden ayetlerle başlamakta ve medresenin giriş kapısının çevresindeki bordürlerin arasında da yanlarda 13’er, üstte 11 adet olmak üzere toplam otuz yedi hücreciğin içine yirmi altı Hadis-i Şerif kabartması bulunmaktadır.
Eyvan
Medresenin içerisinde, batı yönünde bulunan eyvana iki basamakla çıkılmaktadır. Diğer medreselerde de bir çok örneğine rastlanıldığı gibi, eyvan yazlık dershane ve mescit olarak kullanılmıştır. Medresenin içindeki eyvan kemeri üzerine Ayetü’l-Kürsi sülüs hatla yazılmıştır.
Ayetü’l-Kürsi yazılmasıyla, saltanat ve hükümdarlığın Allah’a ait bulunduğunu ve kainatın mutlak hakiminin Allah olduğunu vurgulayan bir felsefe vurgulanmak istenmiştir.
Havuz
Medresenin içindeki avlunun tam ortasında kare bir havuz bulunmaktadır. Havuzun tam üzerinde, merkezi avluyu örten kubbenin ortasında bir tepe penceresi vardır. Bu pencere bugün camekânla kapatılmış; fakat Selçuklu dönemindeyken bu pencere açıkmış. Bu pencereden medresenin orta mekânına hava ve ışık girmesinin yanında yağmur suları da hemen altındaki havuzda toplanmaktaydı. Havuzun kenarında bulunan kanallar aracılığıyla ile havuzdan taşan suyun tahliyesi sağlanmıştır.

Medrese Mimarisindeki Öğelerin Sembolik Anlamları
Cami, kervansaray ve medrese gibi Selçuklu yapıları kozmolojik ve sembolik bir anlam içermektedir. Medresenin mimarisinde mikrokozmik ve makrokozmik anlamlar yansıtılmıştır. Havuz yeraltının yani öbür dünyanın kapısı olarak algılanmıştır. Zeminden kubbeye kadar olan bölüm ise yeryüzü olarak sayılmıştır.

Kubbe gökyüzünün, kubbenin ortasındaki açıklık ise gökyüzünün kapısı olarak değerlendirilmektedir. Bu açıklıktan mekana süzülen ışık ise gökyüzü kapısı aracılığıyla gelen ışık, nur kavramı ile ilişkilendirilmiştir.
Kur’an-ı Kerim’deki “Allah göklerin ve yerin nurudur” sözünden yola çıkılarak kubbedeki açıklıktan girip mekanın içini aydınlatan ışığın, ilahi bir ışık, nur, ile ilişkilendirilmiştir. Işığın duyular ötesindeki boyuttan, yani alemü’l-gaib’ten gelip, evrenin merkezinde yer alan insanı aydınlatan ışık olarak algılanmıştır.
Medresenin içindeki Celâleddin Karatay Türbesi

Eyvanın güneyindeki odada medreseyi yaptıran Celâleddin Karatay’ın türbesi bulunmaktadır. Türbe, medresede ders veren öğretmen ve öğrencilerin vakıf sahibini her zaman hatırlanması amacıyla mekanın içine yapılmış.

Karatay’ın mezarı sandukanın içindedir. Bazı kaynaklarda, daha önceleri bu sandukanın çini ile kaplı olduğunun, 1830-40’lı yıllarda Celâleddin Karatay’ın mumyasının hala sağlam vaziyette ve ziyaret edilebildiğini, türbenin bodrum katından mumyalığa açılan kapının sonradan kapatıldığı belirtilmiştir.
Hücreler
Merkezi avlunun yan cephelerinde öğrenci hücreleri sıralanmaktadır. Medresenin iki yanında bulunan hücrelerin hiçbirinin duvarı günümüze ulaşmamış. Medresenin her bir yanında dörder tane hücre olduğu düşülmektedir.
Kubbe
Selçuklu çini sanatının harikası olarak kabul edilen Karatay Medresesinin kubbesi, yapının en etkileyici kısmıdır. Gökyüzünün sonsuzluğunu ve kozmik düzeni anlatan harika bir tasarıma sahiptir.

- Merkezi kubbe bir biri içine geçmiş çok kollu yıldızlarla bezenmiş.
- Ağırlığı duvarlara çok iyi aktarılmış kubbe ile mimarinin uyumu bir mekan birliği sağlanmış.
- Kubbeye geçiş unsuru olarak yelpaze şeklinde ücgenler kullanılmıştır.
- Kubbenin kasnağının ve tepedeki gözün çevresi kufi yazı ve ayetler yazılmış.
- Ortadaki beş kollu üçgenlerin içine kufi hatla Muhammed, diğerlerinin içine ise Ebubekir, Ali, Ömer ve Osman isimleri işlenmiştir. Dört halifeye (Hulefa-i Raşid) duyulan saygıdan dolayı isimleri bezeme unsuru olarak işlenmiştir. Bu gelenek bir çok Selçuklu ve Osmanlı eserinde görülmektedir. Ayrı bu isimlerin bezemede kullanılması Suni İslam anlayışının Selçuklular tarafından benimsendiğinin de bir işaretidir.
- Medresesi’nin kubbeye geçiş elemanı olan üçgenlerinde Musa, Davut, İsa ve Muhammed peygamberlerin adlarına da yer verilmiştir.
- Kubbe kasnağındaki geniş kitabede, bu dönemde yapılan bir çok eserde olduğu gibi, kufi hatla Bakara Suresi’nin 255. ve 256. ayetleri yazılmıştır.
- Kubbe açıklığının etrafındaki yazı frizinde yine “Ayetü’l-Kürsi” ile yanında “Dinde Zorlama Yoktur” anlamına gelen “La ikrahe fi’d-Din” ayet-i kerimesi bulunmaktadır.
- Ayetlerin, farklı geometrik şekillerin ve çok kollu yıldızlarla işlenmiş lacivert ve firuze renklerin hakim olduğu kubbe yüzeyi, adeta bir gökyüzünü andırarak görenleri büyüler. Kubbede, gök kubbe sembolizmi açıkça belirtilmiştir.
Medrese Yaşamı
Karatay Medresesi, Fıkıh okutulan bir ihtisas medresesi olduğu için öğrenci sayısı normal medreselerden çok daha az tutulmuş. Toplamda 20-30 öğrencinin burada ders gördüğü tahmin edilmektedir. Mezhepler arasında çok fazla ayrıma gidilmese de medresede ders veren öğretmenlerin “Hanefi” olmasına dikkat etmişler.