Kapadokya Nasıl Oluştu?

Kapadokya, doğa ve tarihin bütünleştiği bir bölgedir. Milyonlarca yıl önce Erciyes, Hasandağı ve Melendiz Dağı’nın püskürttüğü lav ve küllerin oluşturduğu yumuşak tabakaların senelerce yağmur ve rüzgâr tarafından aşındırılmasıyla bugünkü şeklini almış bir tabiat mucizesidir.
Kapadokya’da Peribacaları

8 milyon yıl boyunca Kızılırmak ve diğer akarsular tüf ve bazalt kaya tabakalarını aşındırmış, bu garip ve fantastik manzarayı şekillendirmiş. Coğrafi olaylar peribacalarını oluştururken, tarihi süreçte, insanlar da bu peribacalarının içlerine ev, kilise oymuş, bunları fresklerle süsleyerek, binlerce yıllık medeniyetin izlerini günümüze taşımışlardır.
Kapadokya hakkında diğer yazılarıma da göz atabilirsiniz:
- “Kapadokya’da Balon Turu” hakkında bilmeniz gereken her şey
- Kapadokya’nın tacı Uçhisar
- Kapadokya’da dans eden balonları izleyebileceğiniz en güzel noktalar
- Kapadokya’da Güvercinler ve Güvercinliklerin Şaşırtıcı Mimarisi
- Güvercinlik Vadisi
- Devernt Vadisi
- Göreme Açık Hava Müzesi
Kapadokya Adı Nereden Gelmektedir?

Kapadokya adı her ne kadar Farsça Katpatukya’dan türeyen “Güzel Atlar Diyarı” anlamına geldiği yaygın bilinse de, Kapadokya kelimesinin ilk olarak nereden, ne anlama geldiğini ve kimlerin kullandığı tam olarak bilinmiyor. Kapadokya isminin türemiş olabileceği kökler şunlardır:
- Kapadox: Kızılırmak’ınbir kolu olan Kapadox nehrinin (Delice çayının) eski adıdır.
- Katpatuka: Kapadox nehrinin adından gelen bu kavramı Persler, Kapadox Yurdu anlamında kullanmışlardır.
- Katpatuk: Ermenice halk adı, olarak kullanılmıştır.
- Hepat: Kapadokya bölgesinin Hurriler zamanında baş tanrısıdır.
- Mısır dilinde “Kadavadu” ve Ermenice“Budak” kelimesinden türemiştir.
- Kapadokya kelimesi ilk olarak M.Ö. VI. asırda İran’da Kermanşah ile Hamadan arasındaki yol üzerinde bulunan Bizitun (Behistun) dağının kayalık yüzeyine yapılmış olan kitabesinde Katpatuka kelimesine rastlanmıştır.
- Kapadokya ismi Persler tarafından verildiği Katpatukadan geldiği ve anlamının da ‘’Güzel Atlar Ülkesi’’ olduğu belirtilmiştir.
Kapadokya’nın Yerleşim Yeri Haline Gelmesi

Kapadokya’nın hikâyesi jeolojik zamanda, Erciyes, Hasandagi ve Göllüdağ’da sönmüş volkanların hala patlayarak platoyu lav ve volkanik küllerin altına gömdüğu zamana kadar uzanır.
Tarih öncesi çağlarda yerleşmek için yer arayan yorgun kabileler Kapadokya mağaralarına evlerini yaptılar. Daha sonra, bölge sakinleri yumuşak tüfün kolayca oyulduğunu keşfetti ve M.Ö. 7. ve 8. yüzyıllarda burada ilk yeraltı şehirleri oluşturmaya başladı.
Kışın soğunda bile bu yeraltı geçitleri ve odaları sıcaktır. Bu sayede Kapadokya kışı geçirmek için uygun bir yer haline gelmiştir.
Hem sert iklim hem de düşmanların sürekli saldırı tehdidi, bu ilk zamanlardaki topluluklar için ‘güvenliği’ öncelikli bir konu haline getirmiştir ve Kapadokya’nın yeraltı şehirleri sıcak bir barınak olmuştur.
Medeniyetlerin Sığındığı Coğrafya

Hititler, Frigler ve Persler gelip gittiler, sonra da zulümden kaçan ilk Hıristiyanlar geldi, kaya yontulmuş kilise ve manastırları fresk resimleriyle bugün Kapadokya’nın en görkemli manzaraları arasında yer alıyor.
Kapadokya’da Hıristiyanlık

Kapadokya M.S. 64 yılından sonra Roma İmparatorluğu’nun zulmünden Anadolu’ya kaçan hıristiyanlar için eşsiz bir sığınma merkezi olmuş, bu durum İmparator I. Konstantin, selefi Diocletianus’un Hıristiyanlara karşı yürüttüğü yıldırma politikasını bırakıp 312 yılında Hıristiyanlığı kabul etmesine kadar devam etmiştir.
Kapadokya Dünyanın İlgisini Çekmeye Başlıyor

18. yüzyıldan itibaren Kapadokya’yı keşfeden ilk Avrupalı gezginler, coğrafi ve tarihi manzaraları karşısında şaşkına döndüler. Paul Lucas, Charles Texier ve Ainsworth günlüklerinde bu sıra dışı yeri tanımlamak için kelimelerin imkansızlıklarını belirttiler.
Hayal Dünyasını Zenginleştiren Yapılar

Kaya kulelerini şapka takan rahiplere, bebek İsa’yı kucağında tutan Meryem Ana’ya, aslanlara ve kuşlara benzettiler.